içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Ben Kral Bar-Rakib!

Ben Kral Bar-Rakib, Amanos Dağları ardından bu güzide ovayı ışıldatan güneş kadar kudretli bir tarihin unutulan kahramanıyım. Babam Sam’al Kralı Panamuwa ve ben onun oğluyum...

Beni tanımıyorsunuz. Belki birçoğunuz varlığımdan haberdar bile değilsiniz. İslahiye Ovası’nda sizlerden 2750 sene evvel hüküm sürdüğüm bir toprağım, bir devletim ve bir halkım vardı. Belki bu topraklar üzerinde şu anda yaşayan sizler ile soy bağım kalmadı. Belki sizler Sam’al soyuna mensup bir topluluk olmadığınız için mukaddes mirasım sizlere ulaşmadı. Sizlerin övüneceği bir tarihi kahraman ya da sizlerin atası olamadım. Bir zamanlar kılıç ve kan ile yazdığım destanlar ve hatta adım dahi unutuldu bu topraklarda. Lakin size krallığımın en usta taş ustalarının hünerli ellerinden fısıltılar bıraktım geriye. Binlerce yıl sonra beni, krallığımı ve halkımı hatırlayın diye...

Siz, İslahiye Ovası’nın şimdiki evlatları.

Bu mektubun sizlere ulaşmasını beklemiyorum. İçimi döktüğüm bu mektubu, vicdanlara, hafızalara ve sadakate miras bırakıyorum. Gün gelir de memleketinin tarihine sadık kalmış bir kalemden dökülür sözlerim.

Ben ve halkım toprakla birleştik. Kemiklerimiz kum oldu. Tahtım rüzgarla savruldu. M.Ö 730 yılında babamdan devraldığım Sam’al Krallığı bu topraklar üzerinde varolmuş yüzlerce medeniyetten sadece biriydi. Bizden önce ve sonra nice uygarlıklar gelip geçti. Sizlere ulaşan bu aziz toprakların kıymetini biliniz. Bereket fışkıran bu topraklardan biz gibi sizler de nasiplenmektesiniz. Sizlerden sonra da var olacak bu bereket. Ve bizler gibi sizlerin de adı miras kalacak sonraki İslahiye nesillerine.

Sizin şimdi Yesemek dediğiniz taş atölyelerimizde her taş bir dua ile şekillendi. Taşlara yansıyan her aslan tasviri İslahiye Ovası’nda nefes alan halkımın onurunu korumak için öfkeyle baktı. Her tanrı heykeli halkımın korkularını ve umutlarını taşıdı. Yesemek sadece bir taş atölyesi değil, zaman ile yapılan bir pazarlıktı. Sizlere kadim mirasımızı iletebileceğimiz tek çareydi.

Siz bu toprakların şimdiki evlatları. Bizler kan ve kılıç ile var olduk. Sizlerin aziz ataları da canlarıyla bedel ödeyerek miras bıraktı bu toprakları.

Bu topraklar mahsulü kadar tarih ve kültürüyle de büyük bir zenginliğe sahiptir. Tarihiniz köklüdür. Geçmişin büyük mirasını duymak isterseniz taşlara kulak verin. Bizler korkularımızı, umutlarımızı ve varlığımızı taşlara kazıdık. Sizler de memleketinize sahip çıkınız. Toprağınızı koruyunuz. Kimliğiniz ile övününüz. Çocuklarınızı modern çağın kölesi değil efendisi haline getiriniz. Yönetilen değil yöneten olunuz. Bu toprakları kalkındırınız.

Unutmayınız ki bir milletin kudreti, geçmişini unutmadan yürüdüğü yollarda gizlidir.

Bir zamanlar biz vardık, şimdi siz varsınız. Bu kutsal ovanın tarihi, sizin bugün yaptıklarınız ile anılacaktır.

Ben Kral Bar-Rakib, sizi binlerce yıl evvelden selamlıyorum...

Tarihinize sahip çıkınız...

Bilgilendirme: Okuduğunuz bu içerikte tarihi kişilikler, yerler ve bilgiler gerçektir ancak mektup şeklinde lanse edilen mesajlar yazar tarafından kurgulanmıştır.

Bu yazı 311 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI