-
Yönetim Bilimci Yazar Mehmet Emin AKSOY
Tarih: 11-07-2025 15:09:00
Güncelleme: 11-07-2025 15:09:00
Yeni sistem değişikliğiyle birlikte öğretmenlik mesleği için 2 yıl ek akademik eğitim şartı getirilmesi planlanıyor. Böylece artık bir öğretmen adayının eğitim serüveni şöyle sıralanacak:
4 (ilkokul) + 4 (ortaokul) + 4 (lise) + 4 (üniversite) + 2 (akademi) Yani toplamda tam 18 yıl.
Bu yeni yapıya halk arasında "dört artı dört artı dört artı dört artı iki sistemi" deniliyor. Artıların günden güne çoğalmasıyla anlıyoruz ki biz maçı tam kazanacakken hakem uzatmaya gidiyor.
Öğretmen 16 yıllık mücadele ettiği eğitim arenasında, her sene kendisine sistem tarafından verilen görevleri başarıyla tamamlayarak birer gol atmış oluyor. Tam süre bitecek ve maçı 16-0 kazanacakken hakem +2 ek süre veriyor, uzatmaya gidiyor. Umarız ki öğretmenin ömrü de gücü de artık bu maçı kazanmaya yeter.
Bitmeyen Eğitim, Bitmeyen Umut
Öğretmen olabilmek için insan ömrünün toplam 18 yılı eğitimle geçiyor. Üstelik bu süreç mezun olana kadar bitmek bilmeyen dersler, ödevler, vizeler, finaller ve sözlü sınavlarla dolu. Üstüne bir de karneler, kurslar, dershaneler, belgeler, KPSS ve mülakatlar da ekleniyor. Tüm bu çabanın maddi yükü ise sadece öğrenciye değil, ailesine de büyük bir külfet getiriyor. Ama ne yazık ki, bu da yetmiyor. Görünen o ki, eğitim süresi daha da uzatılmak isteniyor. Şimdi milyonlarca öğretmen adayı yeniden sınıflara dönüyor. Ancak bu kez öğretmen olarak değil, tekrar öğrenci olarak.
16 yıl boyunca okuyup, sayısız belge ve diploma almış birine şimdi deniliyor ki: “2 yıl daha oku." Denemekte fayda var (!) çünkü başka seçenek kalmamış gibi görünüyor. Üç harfli marketlerde kasiyer olmaktan ya da geçici bir iş için birilerinin elini eteğini öpmektense, iki yıl daha uzatmalara gitmek insana mantıklı geliyor.
Eskiden 10 Yıl Yetiyordu
Oysa ki eskiden işler çok daha farklıydı. Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde, ilkokulu bitiren başarılı köy çocukları, devlet desteğiyle Köy Enstitülerine alınırdı. Burada sadece akademik değil, aynı zamanda uygulamalı eğitim verilirdi: Türkçe, matematik, fen, sosyal bilgiler gibi derslerin yanı sıra; tarım, marangozluk, inşaat, dikiş-nakış gibi beceriler de kazandırılırdı. Toplam eğitim süresi ne kadardı biliyor musunuz?
5 yıl ilkokul + 5 yıl enstitü = Toplam 10 yıl.
Öğrenciler Liseden mezun olduklarında henüz 17–18 yaşında olurlar ve doğrudan köy okullarına öğretmen olarak atanırlardı. Sadece ders anlatmakla kalmaz; köylüye sağlık, tarım, yapı gibi konularda da rehberlik ederlerdi. Üniversite görmeden, akademik unvanlar almadan...
16 Yılın Karşılığı Verildi mi ki?
Bugün işsiz öğretmenler evlerinde oturuyorlar. Ömürlerinin en güzel 16 yılını bu sisteme verdiler. Çocukluklarından gençliklerine kadar, en verimli yıllarını okullarda harcadılar. Peki onlara harcadıkları bu 16 yılın karşılığı verildi mi ki, şimdi bir de 2 yıl daha isteniyor?
Onca sınav, belge, diploma, umut, bekleyiş… Karşılığı ne oldu? İşsizlik, belirsizlik, hayal kırıklığı. Şimdi aynı insanlara yeniden belki bu kez olur deniyor. Ama artık şu soruyu sormak gerekiyor: Sorun eğitimde mi, yoksa sistemde mi?
Umarım Yeni Uzatmalar Gelmez
Yeni sistemle birlikte bugün eğitim süresi neredeyse iki katına çıktı. Ama sonuçlar ortada: İşsizlik rekor düzeyde, mesleğe inanç zedelenmiş durumda, binlerce öğretmen adayı hâlâ beklemede. Şimdi samimi bir şekilde sormak gerekiyor: Gerçekten sorun sürede mi? Yoksa sistemi yöneten ellerde mi? Belki de artık daha fazla uzatmaya gitmek yerine, maçı kazanan öğrencilere harcadıkları yılların karşılığını vermek gerekiyor.